Merhum Erbakan Hoca, yıllar önce sadece bir cümleyle adeta çağları aştı: “Fiilî icraata geçmek gerekir. İsrail laftan anlamaz. İsrail ancak güçten anlar.”
Bugün o söz, bir kehanet değil; basiretin ve ferasetin kelimeye dökülmüş hâlidir. Gazze’de her gün sadece çocuklar değil, insanlığa dair ne varsa sistematik bir şekilde yok ediliyor. Sokaklarda çığlıklar yankılanıyor. Evler, hastaneler, camiler hedef alınıyor.
İsrail denilen işgalci yapı, bütün dünyanın gözü önünde Müslümanları öldürüyor. Savaş hukukunu, ahlâkını, insanî değerleri tanımıyor. Ne Ramazan dinliyorlar, ne bayram... Vicdanları kör, kalpleri taş. Sadece öldürüyorlar. Çünkü onların akidesinde merhamet yok. Çünkü onların inandığı tahrif edilmiş kitapta, “öldür, yık, hâkim ol” emriyle doludur.
Ama artık sözün bittiği yerdeyiz. Ve artık düğmeye basmanın vaktidir.
**
İsrail’in gözü dönmüş durumda. Gazze’yi yutan iştah, şimdi Suriye’ye ve dolaylı olarak Türkiye’ye yönelmiş durumda. “Vadedilmiş topraklar” hezeyanı sadece bir inanç sapkınlığı değil, bir işgal planıdır. Bu planın içinde Suriye de var, Türkiye de.
Netanyahu, “Suriye, Türkiye üzerinden İsrail’e saldırı için üs yapılmasın” diyor. Neden? Çünkü Türkiye, sınır ötesine yeniden asker yığıyor. Suriye sınırı hareketli. Türkiye, sabır sınırının sonuna gelmiş gibi. Bu ya bir savaş hazırlığı, ya da büyük bir satranç hamlesidir.
Netanyahu, Trump’ın eteğine yapıştı. Çünkü İsrail, Türkiye ile doğrudan çatışmayı göze alamaz. Ama unutmayalım: Bazen düşman, sizden korktuğu için değil, planını tamamlamadığı için saldırmaz. Bugün susan, yarın bağırabilir. Bugün bekleyen, yarın saldırabilir.
Türkiye ya büyük bir savaşın içine çekilmeye çalışılıyor… Ya da tarihi bir karşı hamleyle, kendi kaderini yeniden yazmak üzere masaya dönüyor. Hangisi olduğunu zaman gösterecek. Ama biz, her iki duruma da hazır olmakla mükellefiz.
**
Tüm bunlar yaşanırken dünya sadece susmakla kalmıyor, zulmü alkışlıyor. Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Amerika… Hepsi katile sessiz, maktule sağır. Ve bu sessizlik, yeni bir dünya savaşının ayak seslerini daha da yakına taşıyor.
Dünyanın gidişatı sadece siyasi bir mesele değil. Bu, bir hak-batıl savaşıdır. Bu bir inanç hesaplaşmasıdır. Bu, mazlumlarla zalimlerin son büyük karşılaşmasıdır. Ve bu savaş, yalnız topraklar için değil; inançlar, medeniyetler ve gelecek nesiller için verilecek bir savaştır.
**
Bunların hiçbiri tesadüf değil. Çünkü biz kıyametin gölgesinde yaşıyoruz.
Kur'an şöyle sesleniyor: "Kıyamet yaklaştıkça yaklaşmıştır." (Necm: 57) Resûlullah Efendimiz (s.a.v) bir gün iki parmağını yan yana getirerek şöyle buyurdu: ""Ben size, kıyâmet şu iki parmak kadar yakınlaşmış olduğu bir zamanda peygamber gönderildim.." (Buhârî - Müslim)
Bugün insanlığın içine düştüğü hâl, Allah dostlarının asırlardır haber verdiği karanlık zamanlardır.
Aileler yıkılıyor, nesiller çürütülüyor. İnançsızlık, ahlâksızlık, fıtrat düşmanlığı ekranlardan evlerimize kadar girdi. Ve biz hâlâ “ne zaman harekete geçeceğiz?” diye birbirimize soruyoruz.
**
Oysa soru bu değil. Soru şu: Hazır mıyız?
Hazır mıyız her şeyimizi Allah için feda etmeye? Hazır mıyız evlatlarımızı, vatanı ve imanı savunmaya? Hazır mıyız yiğitçe ölmeye, şerefle yaşamaya?
Çünkü çok yakındır. Ve büyük savaş çok derinden geliyor. Bizler ya mazlumun yanında, izzetli bir sancağın altında olacağız… Ya da zilletle, gafletle tarihin kara sayfalarında yer alacağız.
Binaenaleyh, o günler yaklaştı. Tedbirimizi, tedariğimizi, imanımızı ve hazırlığımızı tamamlamalıyız.
Bu savaş sadece topraklar için değil… Bu savaş, hak ile batılın son kapışmasıdır.
Ve unutma: Sonunda hak galip gelecek. Ama bu uğurda safta mısın, yoksa seyran mı ediyorsun? Asıl mesele bu.
“Bir direniştir yaşamak, bir diriliştir inanmak.”– Nuri Pakdil
Pakdil’in bu sözü, sadece bir cümle değil; bir ömürlük istikamet beyanıdır.Yaşamak, nefes alıp vermek değil; zulme karşı bir duruş, inançla yürüyen bir direniştir. Ve inanmak, kuru bir iddia değil; yeniden dirilmek, hak uğruna ayağa kalkmaktır.
Bugün direnişin adı Gazze’dir. Bugün dirilişin adı Kudüs’tür. Ve bu ümmet, yeniden dirilene kadar hiçbir şey bitmiş sayılmaz.
Çerez politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez kullanmaktayız. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız. Çerez Politikası