Gününüz Yaygınlaşan Yapay Siyasetçi

Artık etrafımızda kaliteli Siyasetçi   azaldı.
Gerçekten samimi, gerçekten halkı bilen, halkın içine karışan insan sayısı günden güne eriyor.

Yerine ne geliyor biliyor musunuz?
Aynı yüzler, aynı cümleler, aynı protokol edaları…
Fotoğraflarda gülümseyen, sahada gözükmeyen insanlar.

Bir siyasetçi ne için vardır?
Misafir ağırlamak mı görevi?
Protokolde boy göstermek mi?
Makamında kendini alkışlatmak mı?
Yoksa etrafındaki insanlar "Padişahım çok yaşa" desin diye mi koltuk sahibi olur insan?


Bir özel kalem odası…
Arkasında bir bekleme salonu…
Bir koruma, bir sekreter, bir danışman ordusu…
Bütün sistem sizi halktan uzak tutmak için dizayn edilmiş gibi.
Halkla bir araya gelmeden, onun gözüne bakmadan, onun elini tutmadan siyaset yapılmaz.
Bu işin doğasında toz vardır, çamur vardır, ter vardır.
Ama bazıları için artık sadece klimalı odalar, cilalı raporlar, gösterişli açılışlar var.

Evet, istatistik bilgileri ekranlarda güzel duruyor.
Ama sahaya inmediğiniz sürece,
o sayılar sadece birer yanılsamadır.
Sahada halk var.
Tepkisiyle, duasıyla, isyanıyla, beklentisiyle…
Ona dokunmadan bu iş yapılmaz.


Ramazan ayında çok güzel fotoğraflar gördük.
Evlerde, yer sofralarında siyasetçiler vardı.
Bir yetimin başını okşayan, bir yaşlının elini sıkan kareler…
İyi hoş da, sormadan edemiyorum:
Bu kareler sadece Ramazan’a mı özel?
Geriye kalan on bir ayda o insanlar nereye gidiyor?
Siz nereye kayboluyorsunuz?

Siyaset samimiyet ister beyler.
Bir ay boyunca rol yaparak bu milletin gönlü kazanılmaz.
Gönül, istikrar sever.
Bir ayda değil, on iki ayda da kapı çalınmasını bekler.
Bir kumanya bırakıp, poz verip dönmekle gönül kazanılmaz.
Bir garibanın derdini çözmeden,
bir yetimin gözyaşını silmeden,
hiçbir poz gerçek değildir.


Ve en önemlisi…
Siyaset ego tatmin etme yeri değildir.
Siyaset, dua toplama yeridir.
Siyaset, makam varken değil, makam elden gittikten sonra da saygı görebilmektir.
Bugün size o koltuğu verenler, yarın hiç düşünmeden sizden alabilir.
O gün geldiğinde ne kalır geriye?
Bir fotoğraf arşivi mi?
Bir alkış listesi mi?

Hayır.
Eğer adam gibi adamsanız,
geride kalan teşkilat sahip çıkar size.
Ama bu işi sadece kişisel menfaatinize döktüyseniz,
kusura bakmayın, yarın yolda selam veren bile kalmaz.

Sokakta karşılaştığınızda başını öne eğenler varsa…
Siz konuşurken gözünü kaçıranlar varsa…
Geçmiş olsun.
O koltuk sizi taşımamış demektir.
Siz o koltuğun kıymetini bilememişsinizdir.


Bugünlük bu kadar.
Birgün  isim vererek bazı yaşanmışlıkları yazacağım.
Teşkilatçılık nedir, dava nasıl yürütülür, kim nerede ne yapmış…
Hepsini konuşacağız.

 

Yasin Taha Keskin